Destekleyici psikoterapi, günümüzde bireysel psikoterapiler arasında dünyada en yaygın kullanılan, ülkemizde yetişmiş terapist sayısının azlığı nedeniyle kullanımı yaygın olmayan bir psikoterapi yöntemidir ve Sigmund Freud ile başlayan psikanalitik kuram ve sonrasındaki psikodinamik psikiyatri temellerine dayalıdır. Psikiyatrik tanısal değerlendirmeyi gerektiren, terapistin girişimlerini özgül bir hedefi başarmaya yönelik olarak tasarladığı bir psikoterapidir. Hedefi kişilik değişimi değildir. Ağır bir ruhsal bozukluğun yinelemesini önlemek amacıyla hastanın belirtilerle baş etmesine yardımcı olmak veya görece sağlıklı bir kişinin geçici güncel bir sorunla baş etmesine yardım etmek hedeflenir.

Sıkça kullanılan genel tedavi hedefleri:

  1. Davranış sorunlarını azaltmak
  2. Zihinsel sıkıntıyı azaltmak
  3. Hastanın başetme becerilerini ve çevresel desteklerini kullanma kapasitesini desteklemek ve geliştirmek
  4. Kişiler arası ilişkilerdeki sorunları azaltmak
  5. Psikiyatrik hastalıktan mümkün olan en üst düzey bağımsızlığa ulaşmaktır.

Bu hedefler dışında her hasta özelinde tedavi hedefleri belirlenir. Destekleyici psikoterapide içgörü gelişimi hedef değildir. Psikanalitik psikoterapilerden farklı olarak iyileşmenin içgörü gelişimine ikincil gelişeceği varsayımına dayanmaz. Karşılıklı konuşmaya dayalı bir tarzı vardır. Tedavi planı hastanın hedefleri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılır. Pek çok durum ve psikiyatrik hastalıkta kullanılabilir.

Başlıca kullanım alanları:

  1. Major depresif bozukluk
  2. Bipolar duygudurum bozukluğu
  3. Şizofreni ve diğer psikotik bozukluklar
  4. Borderline kişilik bozukluğu
  5. Narsistik kişilik bozukluğu ve diğer kişilik bozuklukları
  6. İlişki sorunları ve kişiler arası ilişkilerdeki sorunlar
  7. Anksiyete bozuklukları
  8. Akut kriz durumları ve intihar
  9. Yas
  10. Tıbbi kronik hastalıklardır.

Tedavi bir takım kurallar içerir ve bu kurallar ilk görüşmede hastaya açıklanır, hasta ile konuşularak netleştirilir. Destekleyici psikoterapi genellikle haftada 1 kere, çoğunlukla belirlenen sabit bir gün ve saatte, 50 dakikalık görüşme şeklinde gerçekleştirilir. 1 yıldan kısa süren tedaviler kısa süreli, 1 yıldan uzun süren tedaviler ise uzun süreli destekleyici psikoterapi olarak tanımlanır. Akut krize müdahale amacıyla da kullanılabilir. Bu durumda daha az sayıda görüşme genellikle hedeflere ulaşmak için yeterlidir. Fakat kişilik bozukluğu gibi durumlarda daha çok sayıda görüşme ve uzun tedavi süreleri gerekebilir. Tedavi, hastanın mevcut belirtileri azaldığında, hedeflere ulaşıldığında ve daha yeterli başa çıkma mekanizmaları geliştirildiğinde tamamlanmış olur.

Adana ilindeki psikiyatri uzmanları arasında Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından sertifiye edilmiş iki destekleyici psikoterapistten birisi olarak ihtiyaç duyduğunuzda sizlere Adana’da muayenehanemde ya da online görüşme ile destekleyici psikoterapi ve psikanalitik psikoterapi hizmeti vermekteyim. Randevu için randevu sayfasını kullanabilirsiniz.